29 Mart 2008 Cumartesi

YAŞ PASTA, PASTA YARIŞMASI

Bilindiği üzre duyulara uyum diye bir hal mevcuttur insanda, mesela gözlüklü bir insan bir müddet sonra gözünde gözlüğün varlığını unutur olur.Kendimden biliyorum bekarken gözlük takardım, gözümde varlığını unuturdum.Gözüm kaşınırdı gözümü kaşırken elime gözlük denk gelirdi, aa ben gözlük takıyordumolurdum. Hatta senelerdir gözlüklü bir arkadaşım artık belkide hatfada 2 kere gözlükler gözümde uyurum sabah yüzümü yıkarken görürüm gözümde gözlükleri der devamlı. Bizde kıyafet giydiğimizde ilk olarak kaşıntı veya batma yapar sonra vucüt o kıyafete alışır.Bu örnekleri çoğalta biliriz bunun adı duyulara uyumdur. Bu bize Mevlamızın bir nimetidir.Yoksa bir ömür boyu o gözlüğü taşımak bize yük gibi gelir. Kıyafetlerdede feci seçici olurduk. Ama bilindiği üzere duyulara uyum görmek veya acıda olmaz, mesela apandist ağrısı olan biri ağrısına bir müddet sonra alışsa belkide apandist patlar ve hayati tehlikeye yol açar. Ama acı çekmede uyum olmadığından dolayı o ağrı devamlı hissedilir. Buda bize Mevlamızın bir güzelliğidir.Görmemizdede aynıdır, yolda yürürken devamlı karşıdan arabalar geçiyor diye artık bakan kör hale gelir, karşıdan gelen arabayı görmez olurduk, ama ne mutlu bize ki görmede uyum yoktur. Bunları nedenmi yazdım bunlar bize Yaradanımızın sunduğu çok güzel nimetlerdir. Yani illa nimet cebimiz para gördüğünde, evimiz, arabamız olduğunda şükretmek değildir. Bu hallerimizide manevi gözle görüp şükretmemiz gerek diye yazıyorum.
ŞUBAT, SIZINTI
Geçelim tarifine kimse kızmasın ama pastaya bu kadar masraf yapılmasını çok yersiz buluyorum. Belki devamlı olmaz ama arada bir olur ama devamlı olması yanlış, açlık, fakirlik diz boyu yürümüşken bu pasta süslemeye merak nedendir, demeden geçemiyeceğim. Belki senede bir iki kere olur ama yazık, günah...
http://birdemliksohbet.blogspot.com/ arkadaşımızın pasta yarışması için bu pasta...
Malzemeler:keki içi;2 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1.5 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvı yağ
1 kabartma tozu
aldığı kadar un
kakao
muhallebisi için:2 su bardağı süt
4 kaşık un (akıcı bir kıvam elde edene kadar)
1 paket vanilya
1 kaşık tereyağ
5 yemek kaşığı şeker
Üzerini süslemek için: Mavi gıda boyası
2 paket sade krem şanti
dilediğiniz renklere göre boncuk
süslemek için papatyalar, yapraklar
Yapılışı: Kümbet teki yapılışının aynısını uyguladım.İçinin muhallebisinide aynı şekilde uygulayarak,üzeri içinse...Sade krem şantinin bir paketini az bişey gıda boyasıda koyup sütle çıptım.En üstüne mavi yapıp, gofretten olan çiçek ve yapraklarla süsledim.Kenarlarınada boncuklar dizdim şekildeki gibi.Kenarlarınada sade krem şantiyi çırpıp, krem şanti şırıngasıyla az az sıktım, incilerlede süsleyip.Dolap da beklettim.AFİYET OLSUN

27 Mart 2008 Perşembe

TAVUK ÇORBASI

" Ey doğru yolda olan kişi !
Cömertlik dalı, seni yücelere çeke çeke aslına götürür.
Ey Hakk aşığı!
Sen güzellik Yusuf'usun. Bu dünyada bir kuyu gibidir.
Allah'ın takdirine şikayet etmeden boyun eğmek ve sabretmek ise, seni kuyudan çıkaracak, kurtaracak iptir.
Ey dünya kuyusuna düşmüş Yusuf!
İp uzandı, onu iki elinle sıkıca tut.
İpten gafil olma ve yakalanmışken bırakma; Çünkü ömür tükendi, gün akşam oldu" MESNEVİDEN
Malzemeler:1 tavuk göğsü
1 kaç kaşık yoğurt
su
1 çay kaşığı toz kırmızı biber
1 kaşık un
sıvı yağ, tuz
Yapılışı:Tavuk göğsü harşlanır, ufak ufak didiklenir:) Tekrar aynı tavuk suyuna koyup kaynarken, bir kasede un, yoğurt dilerseniz bir yumurta sarısıyla çırpılıp yavaş yavaş karıştırarak kaynayan tavuk suyu, parçalanmış tavuğa dökülür.Son olarak bir tavada sıvı yağ kızdırılıp, toz biberde koyup çorbaya ilave edilir.

24 Mart 2008 Pazartesi

MANTAR KAVURMASI , UNUTMAK NİMET

Bize verilen herşey nimet olduğu gibi unutmakta büyük bir nimettir. Eğer düşünürsek biriyle atışırız, ama geçtiğimiz zaman zarfında o atıştığımız konuyu dahi unutur oluruz. Eğer unutmasaydık atıştığımız insanla bir ömür boyu küs ve kavgalı olmak için şeytan bizimle uğraşıcaktı. Birde unutmanın büyük bir nimet olduğu yakını ölenler bilir, biri öldüğünde ilk günkü gibi üzüntümüz kalmaz, özlem kalır belki ama acımız gider. Ya unutmasaydık, unutma özelliği olmasaydı, evet eğer unutmasaydık her anımızda o acıya ağlar olurduk. En basitinden aileden biri olan annemiz, babamız öldüğünde bizde belki seksen yaşına gelirdik ama hala gözümüzde yaş dinmezdi. Ufak bir hata yapanı dahi unutmaz ona kin beslerdik, ki unutma nimeti olmasaydı toplumda bölünmeler meydana gelirdi. Yani illa cebimizde paralar olunca şükür değil. Hayatımızın her anında şükür gerekiyor. Bizi Yaradana karşı. Dilerseniz mantar kavurmasının tarifini veriyim.
Malzemeler:yarım kilo mantar
1 tavuk göğsü (küçük)
1 soğan
1 kaşık salça
sıvı yağ , tuz
Yapılışı: Mantarlar doğranıp bir kapta suda bekletilir, siyah toprakları gitmesi için. Bir tencerede soğan, sıvı yağ, ve tavuklar küçük küçük doğranıp kavurulur. Kavurulan soğan,tavuk karışımına salça ve doğranmış mantarlada ilave edilerek.Kısık ateşte pişirilik, sulanır mantar tekrar suyunu çeker son olarak tuzuda koyulup.Etlerin piştiği anlaşıldıktan sonra altı kapatılır. AFİYET OLSUN..

22 Mart 2008 Cumartesi

AÇMA (2)


İnsanoğlu ne garipdir dimi arkadaşlar, hiç birşeyin bizim olmadığını bildiğimiz halde BEN kelimesini kullanmayı ne kadar çok severiz.Halbuki bu Dünyada hiç ama hiç birşey bizim değildirki.Gerek evladımız gerekse canımız dahi bize bir müddete kadar emanet olarak verilmedimi.Ama bunu herkez bilsede ya alışkanlıkdan unutuyoruz,yada aklımıza getirmek istemiyoruz bazı gerçekleri.Mesela bir büyüğümüzden dinlemiştim, ben gidicem,gidince yaparım, demek kadar acayip bir laf yoktur diyor.Çünkü hiç birşey kendi irademizle değildir.Bize yaptıran yapma fırsatı veren Halıkımız var.Mesela şu kelimeyi telafuz edebiliriz her lafımızda, Allah nasip ederse gidicem, Allah nasip ederse onu yapmaya niyetlendim. Çünkü burada bir nasip kısmet konusu var. Ben kelimeside öyledir. Ben kelimesi yerine biz kelimesini kullanmaya gayret edelim...ki bencillik devamlı ben diyen insanlarda görülür bunu hiç bir zaman unutmamalıyız. BEN=BEN-CİLLİK .Bencil olmak istemiyorsak ben kelimesini çok kullanmıyalım. Şimdi dilerseniz tarifime geçeyim, son günlerde iyi düşürdüğüm için devamlı açma yapar oldum.Oğlumda,eşimde çok sever tuzluları bende çayın yanında asla hayır diyemem.
Malzemeler:2 su bardağı ılık süt
1 su bardağı ılık su
4 yemek kaşığı şeker
4 çay kaşığı tuz
yarım paket yaş maya
yarım su bardağı sıvı yağ
aldığı kadar un
1 yumurta
çörek otu
Yapılışı:Ilık sütü bir kaba koyup, içine yaş mayayı birazda şekerle ezip. Fırına koyulur sulu sulu , suyu köpürdü öyle güzel mayalanıyor. Bir hamur leğeninde unun ortasını açtılır, içine yumurta akını, şekeri, tuzu,sıvı yağını, köpüren ılık sütlü mayayıda ilave ederek, yoğurulur.
İstenilen şekil verilip yağlanmış tepsiye dizilir. Üzerine yumurta sarısı ve çörek otu koyulur. Tepsideyken sıcak bir ortamda da 15 dk kadar kabarmasını bekliyin. 175C fırına koyulup üzeri kızarana kadar pişirilir. AFİYET OLSUN...

19 Mart 2008 Çarşamba

KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...

-İnsanlığın İftihar Tablosu’nun doğumu, topyekûn insanlığın da yeniden doğumu sayılır. O’nun dünyayı şereflendireceği güne kadar akın karadan, gecenin gündüzden, gülün de dikenden farkı yoktu; dünya âdetâ umumî bir mâtemhâne, varlık da tıpkı bir kaostu. O’nun eşyanın yüzüne çaldığı nur sayesinde, zulmet ziyâdan ayrıldı, geceler gündüze kalboldu; kâinat kelime kelime; cümle cümle, fasıl fasıl okunur bir kitap haline geldi.. ve her şey âdetâ yeniden dirildi ve gerçek değerini buldu.
-Topyekûn insanlığın medyûn bulunduğu Rasûl-ü Ekrem’i, kendi kâmet-i kıymetine uygun bir vilâdet günü, vilâdet haftası, vilâdet ayı ile tes’îd edemedik.. tes’îd etmek bir yana, O’nun kapı kullarına gösterilen alâka ölçüsünde O’na karşı ta’zimde bulunamadık. Aylar, yıllar ve asırlar boyu O’nun için şehrâyinler tertip edilse, her gece O’nun için yüzlerce, binlerce naatlar okunsa, yine O’nun hakkı ödenemez ve O’nun için bir şeyler yapıldığı söylenemez.
-Herkesin kendi hissini yine kendi üslubuyla seslendirmesine itiraz etmemek gerekir.
-Mevlid Kandili’yle alâkalı programlarda, mantık ve muhakeme his ve heyecan ile birleştirilerek hem akıl hem de kalb doyurulmalıdır. Ne var ki, bugün bunu başarabilecek gönül insanlarının sayısı pek azdır ve aklını kalbine kurban etmiş Peygamber âşıklarına her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.
-Hayatım boyu en çok üzüldüğüm şeylerden biri Allah Rasûlü’nün huzuruna vardığımda oracığa düşüp ölmeyişimdir.
-Kutlu Doğum programlarının muhtevası nasıl olmalıdır? Orada hangi mevzulara yer verilmelidir?
-Mevlid Kandili’ni hususiyle fert planında gerçek bir dirilişin başlangıcı olarak değerlendirmenin vesileleri nelerdir?
-Gelin, hiç olmazsa o gece bir Ebu Bekir olalım ve Allah Rasûlü’nü memnun edelim!..
-İnsan ne yapıp etmeli, Mevlid’i her sene daha farklı duymaya çalışarak, Allah Rasûlü’nün vilâdeti münasebetiyle bir kere daha doğmalıdır.
-Müşfik Nebi, çoğu kez adının anıldığı yeri mevcudiyetiyle şereflendirir; hele Peygamber sevgisiyle gönüllerin yumuşayıp gözlerin yaşardığı meclislerde O’nun olmaması düşünülemez.
-Rehber-i Ekmel (sallallahu aleyhi ve sellem) her yerde birliğinin başında...

FETHULLAH GÜLEN (bam teli)

18 Mart 2008 Salı

BAKLA

Özel bir tarifi yok ayıklanıp,yıkandıktan sonra bir tencerede küp küp yağın içine atılan soğanla birleştirildi.Tabi salçada koyuldu, tuzu, suyu ile birlikte pişirildi.

13 Mart 2008 Perşembe

FELLAH KÖFTESİ, ŞÜKÜR

Merhabalar artık bende Cuma yazıları yazmak istiyorum.Bugün şükürü bir örnekle nacizane anlatmak istiyorum.

Her bir azamız için Cenabı Hakka üç cihetle şükürle mükellefiz.Bunlardan birincisi; o azanın gördüğü vazifeler ve onunla edindiğimiz istifadelerdir. İkincisi;o azanın bedenimizde bunuduğu yeri itibariyleledir. Üçüncüsü ise; her bir azanın bizim için bir zinet oluşudur.

Mesela, o Hakimi Mutlak bize göz nimetini vermekle beraber gözlerimizi ayaklarımızın veya koltuğumuzun altında yaratsaydı, o gözümüzü ne derece kullanabilirdik? Bu hale göre bir nimete mazhar olmanın şükrü yanında, gözlerimizin yüzümüzde ve yüzümüzünde bedenimizde en münasip yerinde bulunması ayrı bir şükür gerektirir.
Diğer taraftan, Yaratıcımızın bizim duymamız için verdiği bir diğer nimet olan kulaklarımız, yine kulağımızın aynı yerinde fakat bir karış olduğunu düşünsenize, bu defada bu azamız bizim için bir zinet olmakdan çıkardı. O halde, azalarımızın bize verilen bir zinet olduğunuda unutmıyalım, o noktadanda şükrümüzü eda edelim.
Malzemeler:1 su bardağı ince bulgur
bir çay bardağı un
limon suyu,nar ekşisi,
yarım demet maydanoz
1 kaşık salça
biraz sıvı yağ.
3 adet domates
tuz,baharatlar
Yapılışı: İnce bulguru bir kabın içerisinde ayıklayıp yıkadıktan sonra, sıcak su koyup kabın kapağını kapatalım, suyunu çeksin.Sonra içine kimyon,salça,tuz ve unu da ilave ederek yoğuralım.Bir tenderede kaynamış su ve bir limon sıkalım, yoğurduğumuz bulguru, fındık büyüklüğünde (ben daha büyük toplar yaptım) toplar yapıp ortasına parmağımızı batırıp tencerede kaynıyan limonlu suya atalım. Biraz harşlandıktan sonra sudan alalım, derin bir borcama. Bir tavada domatesleri rendeliyelim, sıvı yağ,nar ekşisi, baharatlarla hafif kavurup, harşladığımız bulgurun üzerine dökelim.En son maydanozu kesip servis yapalım.

ELMALI TART


Geçen gelen arkadaşlarım Aysun, Nergiz ve Enise'ye yapmıştım bu tartı.Arkadaşlarım gelerek evimi şenlendirdiler, çocukların kargaşalarına rağmen muhabbetlerimiz görülmeye değerdi. Çok güzel oluyor bu güzel arkadaşlarla bir araya gelmek, sağ olsun hediyelerde getirmişler, hiç gerek yoktu bana en büyük hediye evime teşriflerinizdi, diyerek tarifime geçiyorum.
Malzemeler:yarın paket margarin ama ben tereyağ kullandım
yarım su bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 yumurta
1 paket kabatma tozu,vanilya
1 su bardağı pudra şekeri
1 portakal kabuğu rendesi
aldığı kadar un
iç malzemeleri: 4 elma
1 tatlı kaşığı tarçın
yarım su bardağı ceviz
1 çay bardağı toz şeker
süslemesi için hindistan cevizi
Yapılışı:Bütün hamur malzemelerini koyup yoğurulur.Diğer taraftan derin bir tavaya elmalar rendelenir, şeker, tarçın ve cevizle birlikte hafif pişirilir.Biraz hamurdan alınır üzerine şekil vermek için, diğer hamur tepsinin büyüklüğünde açılır, içine elmalı harcı koyup, resimdeki gibi kare şekiller verilir. 180C fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.Pişen tart hindistan ceviziyle süslenir.
Afiyet olsun...

12 Mart 2008 Çarşamba

HAMSİ TAVA

"Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb'îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyetini başıboş bırakıp idam etme"
SÖZLER
Bir Duayla merhaba demek istedim, bu yemek Duası benim çok sevdiğim bir Duadır. Bütün istediklerimi anlatmış bu Dua herşeyi kapsıyor.
Malzemeler: Yarım kilo hamsi balığı
tuz,kızartmak için yağ, mısır unu veya normal un
Yapılışı:Balıklar kılçıkları çıkartılıp iyice yıkanınca, iki balık birbirine birleştirilir. Unlanır ve teflon bir kızartma tavasında kızartılı.Yanına bol limonlu marul salatasıyla servis yapılır.
AFİYET OLSUN.

10 Mart 2008 Pazartesi

YAYLA ÇORBASI , DİET ETKİNLİĞİ VE SOBE

Arkadaşlar merhaba, etkinliklere pek katılmayı sevmiyorum daha doğrusu yetişemiyorum, ama bu etkinlikliği Dilek düzenlerse katılırım. Bu çorbayı sevgili eltimin blogundan aldım.Tarif aynen orada olduğu gibi tek farklılık nanede koymam oldu, haspirin olduğunu unutmuştum onuda sağ olsun eltim Antep'den göndermiş. Kendisine teşekkür ediyorum. Diet esnasında ne yemek yerseniz yiyin ekmeksiz yemeye dikkat edin. Yoksa babam gibi kepekli ekmek alıp 2-3 dilim yemek yerine bir ekmeği yememek gerek:) meğer adamın dieti bahaneymiş, kepek ekmeğini çok seviyormuş ondan kepek ekmeği yiyormuş. Bizde çok güleriz sofraya oturduğumuzda ama ne yapalım, insan kendi sağlığını kendisi düşünmeli. Sobeme geçiyorum ,
MASAMIN ÜSTÜNDE NELER VAR? Bilgisayarımız,hoparlör,boş ve dolu cd lerle birlikte cd çantası, kitaplarımız, dergilerimiz, eşimle benim okuduklarımızı not almak için kalem ve defterlerimiz ve en önemlisi Kur'an-ı Kerim mevcut ve şu andada nescafe fincanım var:) birtaraftanda içiyorum:)
YAPMAK İSTEYİPTE YAPAMADIKLARIM; Zaten onları bildirmiştim geçen sobemde ... En önemli kısım ise çocuğumla ilgili olan bölümdür.
HAYATTAN EN KEYİF ALDIĞIM ŞEYLER; Çözülen türban nedeniyle eğitimime devam etmek olucak en önemlilerinden bir tanesi, çocuğumla oynamak, bilgisayarda veya okuduğum kitaplarda değişik şeyler öğrenmek, kafamızın uyduğu iyi insanlarla, gerek arkadaş çevrem olsun, gerek ailem, gerekse eşimin ailelerinden kişilerle koyu sohbetler etmek.
Ben kimseyi sobelemiyorum:)))

8 Mart 2008 Cumartesi

KIYMALI PİDE

Tabakdakiler: Sütlü irmik tatlısı, simit,kıymalı pide, fellah köftesi, sütlü irmik tatlısı ve simitin tarifi blogumda mevcut.İlerliyen günlerde fellah köftesinin tarifini vericeğim.

Ya çok sevinçliyim uzun bir aradan sonra blogumu güncelleştirebildim. Çok sorunlar yaşadım son günlerde gerek blogumla gerekse diğer internet sayfalarında ama çok şükür düzeldi...
Geçen çok sevdiğimiz bir arkadaşımız gelmişti, eski komşumuz evlendiğimden beri onun gibi komşuya rastlamadım, bütün duygu ve düşüncelerimiz aynı, eşlerimizde aynı kafadan olunca çok güzel ortamlar çıkıyor. Şule' me yaptım bu pideyi, ve aslında tabakdakilerinin hepsini:) Afiyet bal olsun Şule'cim hazırla bize mamalar yakında sendeyiz:)) Neyse fazla uzattım lafı dilerseniz tarife geçeyim.
Malzemeler:Hamuru için; Un, su, maya, tuz (ölçüleri yok çünkü ben çok az yaptım, ölçüler yapılacak hamurun çokluğuna göre değişir)
İç harcı için:250 gr kıyma
2 domates
biraz maydanoz
baharatlar,tuz
Yapılışı:Hamur malzemeleri yoğurularak, mayalanmaya bırakılır.Bir taraftanda bir kabın içerisine, kıymayı, rendelenmiş domatesi,baharatları ve tuzu koyup karıştırılır. Mayalanan hamur biraz açılır, iç hamurun yarısına kadar koyulur, hamurun diğer yarısı kapatılır. Az yağlı tavada kısık ateşte alt üst yaparak pişirilir. Afiyet olsun.